Neden Pomak Kimliği son dönemlerde ön plana çıktı ?
Bundan tam 130 yıl önce, Balkan şehirlerinin karanlık mahzenlerindeki cellâtlara gün doğmuştu. 130 yıl önce kara bulutlar tünedi tepemize. Haramiler rahat etsin diye cellâtlara emir verildi. Ve hunharca yağmalandı geleceğimiz, hunharca katledildi Pomak Halkımız , acımasızca elimizden alındı Topraklarımız. Karınları deşilerek öldürüldü hamile analarımız, bacılarımız , Samanlıklara doldurup yakıldı üstüne gaz dökülerek Pomak köylülerimiz ve Hâlâ yüreğimizde taze ve hâlâ yaşıyor dövüşerek ölenlerin acıları.Bilindiği gibi, uluslaşma süreçleri esas olarak nesnel temellere dayanır. Toprak
birliği, dil birliği, ekonomik
birlik... gibi. Ancak uluslaşma aynı zamanda pek çok politik ve toplumsal mücadele ile kurulan, adım adım ilerleyen bir süreçtir. Burjuva uluslaşması ulusa atfedilen pek çok özelliği, tarihsel arkadan ayıklayarak ortaya çıkarır, bu yoldan bir ulusal özellikler, ulusal kültür bütünü oluşturur.
Osmanlı’nın ideolojik, düşünsel temelini islam düşüncesi oluşturmaktaydı. Tüm feodal çağın temel ideolojik formu dindi... Osmanlı da bunun dışında kalmadı. İslamın yanı sıra, Osmanlı ve bu anlamda Türklük, Osmanlı Devleti’nin düşünce ve kimliğine daha ikincil bir unsur olarak damgalarını vurdular. Ancak Osmanlı’da Türklük asla birincil düşünsel kaynak ya da devletin temel unsuru olarak görülmedi. Hatta Osmanlı çoğu kez geniş Türk topluluklarının en büyük düşmanı oldu. Kendisi de Türkçe konuşan bir beylik olmasına karşın Türklüğü ve diğer Türk beyliklerini kendi varlığı için tehlike olarak gördü. Yenilikler ile birlikte ulusların ortaya çıkışı, özellikle Balkanlardaki Hıristiyan halklar üzerinden derin etki gösterdi. Bu süreçte, İslam söyleminin yanı sıra Osmanlıcılık da imparatorluk sınırları içindeki tüm toplulukları bir arada tutmak için yeni bir çimento olarak geliştirildi. Ancak bu oldukça zayıftı ve Osmanlı’nın gerilemesini durduramadı. Osmanlı Batı’da kaybettikçe doğudaki topraklarını elde tutmak için pan-islamcılığı geliştirdi. Bu da işe yaramadı. Osmanlı’nın son 25 yılında Türkçülük de gelişti. Ancak Türkçülükle geniş imparatorluk içindeki ulusları ve diğer toplulukları bir arada tutmak asla mümkün değildi.
1800 lü yıllarda Balkanlar’daki çeşitli ülkelerde ulus devletleri kurarken, bir yandan da diğer ulusları baskı altına almak için kendi ulusunun diğer uluslardan üstün olduğunu, bu nedenle diğerlerini ezme, yok etme , yönetimi altına alma hakkına sahip olduğunu iddia etmekteydi. Elbette bu sadece basit bir iddia olarak kalmamakta, bu gerici düşünceleri iç ve dış politikasının merkezi bir unsuru haline getirmekteydi. İşte, her ülkedeki egemen ulusların kendi ülkeleri
dışındaki toprakları gasp etmeye, diğer ulusları, hatta ırkları baskı ve sömürü altına almaya dönük uygulamalarını meşrulaştırma politikalarının tümünü birden niteleyen şovenizm, son 200 yıldır insanlığa dönük en büyük saldırı durumunda... Şovenizm, kimi zaman bir devlet ya da ülke sınırları içindeki küçük ulusal toplulukları zorla asimile etmenin, kimi zaman başka ülkeleri iğrenç savaşlar yoluyla fethedip sömürgeleştirmenin, kimi zaman işçi ve emekçilere dönük vahşi saldırıların kaynağı oldu. Asimilasyonculuk, sömürgecilik, ırkçılık, faşizm yani ne kadar barbarca politika ve
POPÜLER YALANLARI VE GERÇEKLER
Türkiyede Pomaklar Türktür, Bulgaristana göre Bulgar, Yunanlıya göre Yunan , peki ama, hayır atmayın be kardeşim biz pomakiz dediginde ne oluyor . Cevap belli ; Pomak Sorununu Dış Güçler Yaratıyor !
Egemen ulus milliyetcilerine ve her türden faşistlere göre Türkiye’de , Bulgaristanda Pomak olmadığı için bir kültür eritmeside söz konusu degil Pomak sorununun olması da mümkün değil. Ama her nasılsa böyle bir sorun var. Peki
nasıl oluyor? Cevap hazır; dış güçler yaratıyor bu sorunları...
Yani Türkiye’de , Bulgaristanda Pomak yok, varsa bile sorunu yok... Ama dış güçler olmayan bir sorunu yaratıyorlar. Böyle bir sorunun neden Uganda, Litvanya , Polonya ya da Türkmenistan’da değil de, Türkiye’de, Bulgaristanda , Makedonya da ortaya çıktığının yanıtı ise yok. Dış güçler örneğin neden bir Hintli, Polonyalı sorunu yaratamıyorlar da Balkanlarda Pomak sorunu yaratabiliyorlar, yanıtı yok. ... Örneğin niye Yunanistan’da 5 milyon kişi kalkıp kendine biz Yunanlı değiliz, Fransızız demiyor ya da Polonya’da 10 milyon kişi kalkıp Polonyalı değil, Rusuz demiyor da Koca devletler nasıl olup da bin yıldır bu insanları pomak olmamaya ikna edememiş, bunun da yanıtı yok... Dış güçler nasıl milyonlarca insana gelip pomakca öğretiyor , baska bir degil ? bunun da yanıtı yok... Egemen ulus milliyecilerinin yanıtı yok, olamaz da, çünkü iddiaları tüm tarihin, somut gerçeğin inkârından başka bir şey değil. Koca bir yalan; kendilerinin de inanmadığı iğrenç bir yalan dışında ellerinde hiçbir şey yok. Dış güç kendileri, çünkü halkın dışında egemen ulusların hizmetindeler.
Biz Pomaklar olarak Her sorunun bağlamında sistem saflarında açtığımız gedikler, toplamda giderek büyüyen bir hareket alanı demektir. Tek sorun üzerinden tek yönlü değil, somut duruma bağlı olarak her alanda irili ufaklı müdahaleler yoluyla her cephede büyüme ve derinleşme hareket tarzımız olmalıdır.
Bitmeyen Kavga. POMAKLARIN var olma mücadelesi.
1389 yılında Kosova Savaşı'nın ardından tümüyle Osmanlı egemenliğine giren Balkanlar'da, dengeleri yıkan olay 1878 yılında toplanan Berlin Konferansı'ydı.
Kapitalizmin ilk kez emperyalizm aşamasını belgeleyen bu konferans, sadece dünyanın sömürgeci devletler arasında paylaşımını değil, aynı zamanda Balkanlar'daki yeni nüfuz alanlarını da belirlemişti. İngiltere Yunanistan'ın, Fransa ve Rusya Sırbistan'ın, Almanya da Bulgaristan'ın hamisi olup çıkmıştı.
1912 yılındaki Balkan Savaşı'yla birlikte, daha önce bir Osmanlı eyaleti olan Balkanlar'da, artık her birinin arkasında bir batılı gücün bulunduğu yeni devletlerin
sınırları çizilmişti: Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ, Makedonya ve Arnavutluk. Ama Balkanlar'ın acı dolu tarihi de belki o gün yazılmıştı.
Acı baskılarla, Asimilasyon politikasıyla yaşamakta olan Pomak ulusundan Kardeşlerimiz, Soydaşlarımız bugün olduğu gibi eskidende yüzlerce katliam, soykırım acısıyla yüz binlerce Pomak öldürülerek, şehit olmuşlardır, Yerlerinden, topraklarından uzaklaşarak, sürgün olarak, göçe zorlanmışlardır. Düşmanlar binlerce kadın, çocuk, yaşlıları her türlü işkenceyle, baskıyla öldürerek, yaşamlarını kayıp etmişlerdir, Açlıktan, hastalıktan dolayı öldürülmüştür. Balkanlarda, çok sayıda etnik grubunun olduğu bir bölgedir.
Buralarda
Türkler, Slavlar, Bulgarlar, Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar,, Pomaklar ,Arnavutlar, Yunanlılar yaşarlar. Dinleri Müslüman Hıristiyan olanlar yaşamaktadırlar. Balkanlarda yalnız başına kalan Pomaklar etnik kimliklerden dolayı düşmanlar tarafından yok etme, sinsi, temizleme politikasına uğrayarak devletler arasına çıkan savaşların ve trajedim olayların, dikta
rejimlerinin kurbanı olmuşlardır ve çok sayıda pomak vatanlarından, topraklarında uzak ülkelere trenler ile yada göç yollarında ölüm yolcuğuna bırakılarak, boz karlar, arasında Soğuktan Canlarını kayıp etmişlerdir.Pomakların kendi toprakları olan Balkanlarda uzun tarihlerden beri yaşayan Pomak soydaşlarımıza yönelik katliamlar, soykırımlar, acı işkence baskılar her yönüyle sürerek, ölüme bırakılan Pomaklar artık
yok olmaya doğru acı hayatlarını, göz göre, göre vahşi Avrupa'nın karşısında sessiz kalarak kültür ve ulus olarak kaybolmaya doğru gidiyorlar.
Evet, Pomak kardeşlerimiz, soydaşlarımız Balkan Savaşları 93 savaşında
Pomakları öldürülüyorlar, şehit oluyorlar ve daha acısı Soğuk Savaşlar dönemi ve sonrasında acılar artarak her pomak kendisini güvenceye alınmadan gecenin son
saatlerinde ve gündüzün başlangıcıyla ölüm karşılamaktaydı isim değiştirme baskıları , din değiştirme zorlamaları her an Pomakları yok etmeye, ortadan kaldırmaya soykırıma doğru planlarını çizmekteydi, yönetmekteydi kendi toprakları olan Bulgaristan ve Yunanistan Pomakları acı, baskılı,
çileli günleri bitmeden her pomak için yok etmeye yönelik sistematik asimilasyon politikalar sürmekteydi ve günümüz dede sürmektedir.
Kaynaklar ; Internet sitelerinden alıntılar ile derlenmistir.
Zaman ve olanak buldukça internet, görsel yada yazılı medya, doğruluğu tam kanıtlanmış yazılı belge ve bulgulardan faydalanarak elimden geldiğince bilgilendirme yazılarıma devam edeceğim. SAYGILARIMLA - Si Zdrav. N.D