I. Dünya Savaşında Türklerle müttefik olan Bulgarlar, Savaş sonrası Neuilly Barış Antlaşması ve Pomaklar için üc zor dönem.
Bulgaristan Devleti, Rusya’nın sıcak denizlere
açılma politikasının sonucu olarak Osmanlı Tuna Vilayeti’nde kuruldu ve
büyütüldü. Bu devletin suni olarak oluşturulmasında Rusya, savaş da
dahil her türlü maddi ve askeri desteği sağlarken diğer büyük Avrupa
devletleri de diplomatik katkı sağlamışlardır. Ancak bu devletin
sınırları dahilinde yaşayan pomak unsur, gerek Bulgaristan’ın teşkili ve
gerekse sonraki yıllarda Bulgarlar ve bölgede çıkarları olan güçler
tarafından büyük bir tehlike ve yok edilmesi gereken düşman olarak
algılanmıştır.
Çünkü pomaklar; Bulgaristan’ın suni olarak
teşkili sırasında çoğunlukta olduğu gibi diğer tüm zamanlarda da
küçümsenemiyecek bir oranı kapsıyorlardı. Bu makalede ele alınan
tarihsel seyri içinde Bulgaristan da azınlık ; Osmanlı dönemi, Neuilly
Antlaşması sonrası dönem ve 1989 sonrası demokratik dönem olarak üç ana
devrede incelenmiştir. Osmanlı dönemi de, prenslik ve krallık olmak
üzere iki safhada ele alınabilir. Prenslik döneminde, pomak - Bulgar
ilişkilerinin odak noktasını Bulgaristan sınırları içinde yaşayan pomak
azınlığı oluşturmuştur. 19 Nisan 1909 tarihli
İstanbul Prokotolüne; bölgede yaşayan Pomak ve Türklerin kültürel hak ve
özgürlüklerini teminat altına alan hükümler koymuştur. Bunu takip eden
birkaç yıl içinde normal seyreden Bulgaristanda Pomakların durumu, Balkan Savaşı’nın başlaması ile tam bir felakete dönüşmüştür.
Büyük saldırı ve katliamlara maruz kalan
soydaşlarımızın bir kısmı hayatlarını
kaybederken, diğer önemli bir
kısmı da göç etmek zorunda kalmıştır. Böylece Bulgaristan’ın pomak ve
Türklerden arındırılma ve boşaltılma işlemi sürmüştür. Ancak yine de
bölgede küçümsenemeyecek oranda Pomak kalmıştır. Özet
olarak Osmanlı döneminde Bulgaristan da Pomaklar , baskı ve katliamlara
maruz kalmış ve bunun sonucu çoğunlukta bulundukları topraklardan
boşaltılmış ve bölgede Rus çıkarlarına uygun bir devlet kurulmuştur.
I. Dünya Savaşı’na Türklerle müttefik
olarak giren ve yenilen Bulgarlar, Savaş sonrası Neuilly Barış
Antlaşmasını imzalamış ve bu anlaşma ile de azınlıkların hak ve
özgürlükleri teminat altına alınmıştır. Azınlıklara yönelik politika ve
uygulamalarda bir anayasa mahiyetinde olan bu anlaşma hükümleri,
antlaşmayı imzalayan taraflardan birisi olmamasına rağmen bölgede
yaşayan Türkleri de kapsamaktadır. Bu manada Neuilly Antlaşması’ndan
1989 yılı sonlarına kadar, ülkede yaşanan önemli gelişmeler de dikkate
alınarak, Bulgaristan Pomaklar ve Türklerinin durumu ve genel
problemleri dört safhada incelenebilir. Bunlar: Çiftçi partisinin
iktidarda bulunduğu dönem: Bulgaristanda Pomaklar , en
rahat günlerini bu dönemde yaşamışlardır. Bu dönemde pomaklar;, sosyal
ve kültürel etkinliklerini geliştirebilmişler ve dini ibadetlerini
özgürce icra edebilmişlerdir. Yine bu dönemde Türkiye ve
Bulgaristan arasında imzalanan bir anlaşma ile de iki ülke arası
göçlerin hukuki temelleri oluşturulmuştur. Ancak 1930’lardan sonra ülke
yönetiminin değişmesi ile pomaklar üzerindeki baskılar da artmaya
başlamıştır.
Faşist dönem: Bu dönem, Bulgaristan’ın Almanlar safında II.
Dünya Savaşı’na girdiği ve arkasından da ülkede bir komünist ihtilalin
yaşandığı yılları da kapsamaktadır. pomaklar üzerindeki Bulgar baskısı,
savaş ve kaos ortamı ile daha da ağırlaşmış ve çekilmez bir hal
almıştır. Ancak savaş şartlarından ötürü pomak azınlık ülke dışına
çıkamadığından herhangi bir göçte yaşanmamıştır .
1946 - 70 arası devreyi kapsayan birinci sosyalist
dönemde, Bulgaristan Türkleri, hükümetin farklı ve çelişkilerle dolu bir
azınlık politika ve uygulamalarına maruz kalmışlardır. Okulları
devletleştirilen ve malları elinden alınan pomaklar, Türkiye’ye göç
etmek istemiş; ancak büyük iş gücüne ihtiyaç duyan Bulgaristan, buna
izin vermemiştir. Bu atmosferde pomaklar, Türkiye’ye göç isteklerini
sürekli artırmışlar ve arkasından 1951 büyük göçü yaşanmıştır. Bu göçle
yaklaşık 250 bin kişiyi adeta tehcir eden Bulgaristan, bir tarafdan
pomaklarin genel nüfus içindeki oranını belirli bir
seviyenin altında tutmayı; diğer taraftan da Kore Savaşı’nda komünist
bloğa karşı çarpışan Türkiye’yi cezalandırmayı amaçlamıştır..
“1968 Göç Anlaşması” imzalanmıştır. Özetle bu dönem, insan haklarının
olmadığı totaliter bir rejim altında Bulgaristan azinliklarin ezildiği
ve Türkiye’ye göçe zorlandığı yıllar olmuştur. Türk hükümeti,
soydaşlarının hakkını korumada son çare olarak göçü kabul etmiştir.
__1970 - 89 yıllarını kapsayan ikinci sosyalist dönem, Bulgaristan
Türkleri ve pomaklar açısından tam bir felaket dönemi olmuştur.
Pomakların Slav kültürüne sahip sadece dini olarak farklı olan bir halk
oldugunu ısrarla belirten Bulgar hükümeti homejen bir Bulgaristan
yaratmayı arzulayan faşist Bulgar yönetimi, bu planı önce teşvik ve
psikolojik yöntemlerle denemiş; ancak bunun netice vermemesi üzerine kan
ve katliamla gerçekleştirmeye çalışmıştır. Ülkedeki tüm azınlıkların
adları değiştirildikten sonra 1984-85 arası aynı işlem büyük pomak
kitleleri üzerine uygulanmıştır. Bunu kabul etmeyenler ise ağır cezalara
çarptırılmış veya çeşitli yöntemlerle öldürülmüştür. Ancak tüm bu
çabaların neticesi geciktikçe gecikmiş ve nihayet beş yıl aradan sonra
1989’da yeniden büyük bir soydaş kitlesi Bulgaristan’dan Türkiye’ye
göçmüştür. Bu soydaşlara imkanlar nisbetinde her türlü maddi ve manevi
destek sağlanmış; ileriki yıllarda bunların bazıları Türkiye’ye
yerleşirken, bir kısmı da Bulgaristan’a geri dönmüştür.
Kaynaklar : Internet siteleri - Birinci Dünya savası ve Alman müttefikleri Barış anlaşmaları , Alman devlet arşivleri.
Zaman ve olanak buldukça ınternet, görsel yada yazılı medya, doğruluğu tam kanıtlanmış yazılı belge ve bulgulardan faydalanarak elimden geldiğince bilgilendirme yazılarıma devam edeceğim. SAYGILARIMLA - Si Zdrav. N.D