Pomak Ulusal meselesi




1913 Londra anlaşması sonuçları ve Pomak Ulusal Sorunu´nun Kökenleri

Balkanlar, din, mezhep ve etnik açısından dünyanın en karışık ve istikrarsız bölgelerinden biridir. 19. yüzyılda Osmanlı’nın dağılma sürecine girdiği bir dönemde bozulan barış ve istikrar ortamı, II. Dünya Savaşı sonrasında nispeten i
yileşme göstermişse de Soğuk Savaşın bitmesinden sonra yeniden ciddi bir şekilde bozulmuştur. Bugün Balkanlarda önemli ve çözüme kavuşturulamamış sorunlardan biri de “POMAK  Sorunu”dur.

      Pomak Sorunu, 18. yüzyılın son döneminde ortaya çıkmıştır. Bu sorunun ortaya çıkışında birçok iç ve dış etken rol oynamıştır. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Pomakların yaşadıkları bazı yerlerin Balkan Devletlerine bırakılması Pomak ulusal hareketinin çıkış noktası olmuştur. 19. yüzyıl sonunda Pomakların işgalci Balkan devletlerine karşı direnişi ve özellikle Rus orduları ve işbirlikçi Bulgar komita çetelerine, düzenli ordular seklinde Pomak Tamsrash Genel Kurmay ve savas bakanlığına bağlı Pomak ordusu  kazandığı başarıları, kurdukları Pomak Tamsrash Hür demokratik devleti  Pomak Birliğinin gücünü göstermesi açısından önemlidir. Pomak t Sorunu, ilk kez Berlin Antlaşması sonrasında Avrupa kamuoyunun gündemine gelmiştir. Pomak Birliğinin Pomak Tamsrash devletinin ortaya koymuş olduğu “özerklik” fikri ve bu özerkliğin temel ilkeleri Pomak ulusçularının hareket noktası olmuştur. II. Meşrutiyetin ilk yıllarında bu taleplerini gerçekleştirmek için başlangıçta
propaganda ve siyasal yollardan amacına ulaşmaya çalışan Pomak  aydın ve Pomak milliyetçileri  gene kendi Pomak ulusundan olan ajan  ve çıkarcı hain Pomak  isbirlikciler tarafından sekteye uğratılmış beklediklerini bulamamışlardır. 1909-1912 yılları arasında Pomak  ulusçuları özerklik fikrini gerçekleştirmek üzere 4 Pomak isyanı çıkararak silahlı mücadele dönemi başlatmıştır.

      Rumeli’deki 5 Osmanlı vilayetinden Pomaklarla meskun olan 4 vilayetinin (Selanik, Manastır, Kosova, İşkodra ,  flibe) birleştirilmesi ve bu sınırlar içinde Pomak özerkliğinin tanınması Pomak ulusçularının temel hedefiydi. Osmanlı Devleti ise ısrarla Rumeli’yi iki ayrı bölge olarak tanımlamayı tercih etmiştir; Makedonya ve Bulgaristan.  1912 yılında Balkan Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra 28 Kasım tarihinde, Büyük Devletler de 1913 Londra Antlaşması ile Pomak ulusal varlığı ve Kurduklari Pomak Tamsrash Cumhuriyeti  tanımamışlardır.. Pomakların yaşadığı toprakların önemli bir kısmı Balkan devletleri arasında paylaşılmıştı. İşte bugünkü “Pomak Sorunu“nun kökeni, 1878 yılındaki Berlin ve 1913 Londra Antlaşmaları ile Pomakların yoğun olarak yaşadıkları toprakların Büyük Devletlerin desteği ve onayı ile Balkan devletleri arasında paylaşılmış olmasıdır.

     Balkan Savaşı sonrasında Yunanistan ele geçirdiği Yanya vilayetinin önemli bir kısmı üzerinde yaşayan büyük çoğunluğu Ortodoks ve daha az bir oranda Müslüman Pomakların  bir azınlık olarak varlığını Sevr Antlaşmasıyla 1920 tarihinde kabul etmişti. “Yaşanan savaşlara, Yunan hükümetlerinin yürüttüğü dramatik etnik temizlik harekâtlarına ve Yunan göçmenler ile bölgenin demografik

yapısını değiştirmeye çalışmasına rağmen Yunanistan içerinde hala önemli bir Pomak azınlık bulunmaktadır. Bugün Balkanlar ve Dünya üzerinde  yaşayan Pomaklar üç başlık altında toplanabilir: Kendini Yunanlı ( Helen)  sanan Pomaklar , Kendini Türk sanan Pomaklar , Kendini Bulgar sanan Pomaklar.  Kültür asimilasyonuna maruz kalmış ve öz kimliklerini kaybetmiş Pomaklar..  Birde çıkar iliskileri için özellikle bulunduğu ülkenin milliyetçiliğine soyunan Pomaklar.  Bunlarla birlikte Pomakların toplam nüfusunun 3.5 milyonun üzerinde olduğu ileri sürülmektedir.
POMAK ULUSAL KİMLİĞİ VE ULUSAL KİMLİK KAVRAMLARININ TOPLUMSAL NİTELİĞİ

  “Pomak  ulusal kimliği” her ne kadar dillerde yeni yeni dolaşmaya başlayan bir kavramsa da, yüzyıllar içinde bir çok merhaleden geçmiş, birçok farklı isim almış, zaman zaman törpülenmiş, zaman zaman yenilenmiş, hasılı yaşayarak, değişerek,
olgunlaşarak, canlılık mahiyeti ile mütenasip biçimde bugünkü halini almış kadim bir “kimliktir. Ulusal kimlik, oluşum süreci, bireysel kimlik gibi çok zor ve meşakkatli, uzun yıllar alan, sağlam bir maya gerektiren bir olgu. Bu kimliğin oluşumu için sadece etnisite ve sosyo-biyolojik refleksler kafi gelmez. “Devlet kurmuş halka ‘ulus’; o devletin vatandaşlarına da ‘o ulusal kimlikten’ denir” dedim ama gerçek bir ulusal birlik kurmak sonuçta “ulus” olmak, öyle kolayca, bir anda yapılıverecek bir iş değil.

   Ulus olabilmek için de ortak bir tarih, toprak, mitoloji, bellek, kamu kültürü, ekonomi, herkes için ortak bir hak ve ödevler sistemi yani siyasal bir toplum olarak devleti örgütleyebilecek yüksek bir organizasyon yeteneği gerekiyor. Artık bunları biliyoruz. Biz, yani Pomak ulusal kimliği’nin banileri, binlerce yıldır balkan  topraklarındayız ve buralıyız. binlerce yıl önce buralara göç etmiş bir topluluğun ahalisi ile buradaki yerli (otokton) ahalinin bir arada oluşturdukları maya temelinde kurulmuş devletlerin devamı. “Pomak  ulusal kimliği” de buradaki insanların ortak düşmanları olan Bizans, Haçlılar ve öteki balkan kavimleri ile birlikte ; Bizansa ve Moğol’a karşı mücadelesi içinde oluşmuş. Bu noktada üzerine basa basa vurgulamak gerekir ki, Pomak seciyesinin, Pomak grup davranışının temel özelliklerinden bir tanesi de başka hiçbir toplulukta görülmeyecek düzeyde dinsel hoşgörü sahip olmasının yanı sıra ırkçılıktan uzaklığıdır. Tarihlerinin hiçbir döneminde de böyle bir davayı gütme ihtiyacı hissetmemişlerdir. Kimliğin oluşması, sosyalleşme koşulları kadar tarihi koşulların oluşturduğu faktörler tarafında da şekilleniyor. Tarihi koşullar, içinde yaşadığımız siyasi ve sosyal yapıyı şekillendirdiği gibi tarih ile ilgili perspektifimizi de belirliyor. Tarihe bakış açımız, kim olduğumuz, nereden gelip nereye gittiğimiz; tarihi objektif bilgiler kadar efsaneler ve inanışlar, kültürel kimliğin oluşmasında baş rol oynuyor.


  
 Kimlik, tekil ve çoğul olmak üzere hem kapsam hem de kalıcılık ve etki gücü açısından değişik boyutlar içermektedir. Bireysel, kişisel, resmi-ulusal, tarihi-kültürel kimliklerimiz arasındaki farklar ve benzerlikler nelerdir ve kişilerle toplumların varlık bilinci ile kimlik seçimleri arasında nasıl bir ilişki ya da çelişki var gibi sorular sürekli karşımıza çıkmaktadır. Bireysel kimlikler,
kişiyi ötekilerden ayırdığı için önemli sorunlar yaratmaz.   Öncelikle belirtilmelidir ki kimlik insana özgü bir kavramdır. Kimliğin iki temel bileşeni vardır. Bunlardan ilki tanımlama ve tanıma, ikincisi ise aidiyettir. Kendini tanımlama ve toplum içinde belli bir sıfatla, toplumsal olarak tanıma hem insana özgüdür hem de insani bir ihtiyaçtır. “Toplumsal tanınmanın en temel aracı öncelikle konuşma dili, ardından da yazılı bir dil ve bir “kültürel eda”dır. Toplumsal ve kültürel dünyanın oluşumu dil aracını gerektirir Çağımızın yaygın hastalığı olarak kabul edilen kimlik bunalımının, ulusal tarih ile evrensel tarih arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığını düşünen araştırmacılar çelişkinin ortadan kaldırılmasıyla kimlik sorununun çözümlenebileceğini önermişlerdir. Ayrıca kimlik, sahip olduğu boyutlar ve kapsamları ile ilgili pek çok araştırma yapılmış ve sonuçları tartışılmıştır.

Bu boyutlar:

1) öznellik- nesnellik,

2) bireysellik- toplumsallık ve

3) aynılık- değişme ikilemleri ile izah edilebilmektedir

     Ancak bireyin toplumsallaşma süreci içinde karşı karşıya kaldığı bu süreçlerin dışında, belirli bir toplumsal alanda başkalarıyla etkileşim sonucunda edindiği, kendisini içinde saydığı, birtakım konumlara ilişkin rollerin toplamı; belirli toplumsal imgeler söz konusu olduğunda kişinin kendisini içinde hissettiği, çeşitli büyüklüklerdeki gruplara ilişkin grup içi ve grup dışı imajların bütünlüğü ve uyumu olarak da görülebilmektedir. Bu imajlar arasında uyuşmazlıklar büyüdüğü zaman çeşitli biçimlerdeki kimlik sorunları doğmaktadır Bütün bu kavramlarin niteligini ortaya koydugumuzda Pomak Etnisitesi Ulusal bir nicellik tasimaktadir ve Pomaklar bir ulustur.

Kaynaklar ; Internet sitelerinden alıntılar ile derlenmistir.

Zaman ve olanak buldukça internet, görsel yada yazılı medya, doğruluğu tam kanıtlanmış yazılı belge ve bulgulardan faydalanarak elimden geldiğince bilgilendirme yazılarıma devam edeceğim. SAYGILARIMLA - Si Zdrav. N.D